vioft2nnt8|201049142CC5|zubabi_zd|ContentPage|ContentText|0xfeff2a08000000005702000001000100

abortion pill price Ph

abortion pill philippines click here how much is the abortion pill ph

where can i buy naltrexone online

buy low dose naltrexone francescocutolo.it buy naltrexone from trusted pharmacy

buy ventolin online uk

buy ventolin online open buy ventolin online

deltasone

deltasone beerotor.de

abortion in first trimester

abortion pill first trimester

fluoxetine and alcohol uk

prozac alcohol liver blog.dastagarri.com

vialerg wiki

vialerg jobs link vialerg graviditet

Türk Film Festivalinde Karanlık, Varoluşçu Filmler En Üstte

…Türkiye’nin sanat sinemasına duyulan ilginin kabarmasının ana nedenlerinden biri geçen yıl iki filmi birden Cannes’da gösterilince büyük ses getirmiş, genç ve ateşli bir auteur olan Zeki Demirkubuz. Siyasi tutukluluk geçmişinin cehennemini düşünürsek, Demirkubuz’un sessiz, karanlık iç mekanları, sert varoluşçu temaları, oyuncularını sanki yalıtım hücresindeymişler gibi açık kapılara ya da pencerelere boş boş bakarken görüntülemeyi tercih edişi şaşırtıcı değildir.

Bu sanatsal eğilimler, festivalin en göze çarpan filmleri olan “Yazgı” (Cuma, 19:30) ve “İtiraf”ta (Cumartesi, 13:00) açıkça görülüyor. Demirkubuz’un “Karanlık Hakkında Öyküler” adını verdiği üçlemenin ilk iki filmi de fazlalıklarından arınmış, neredeyse Beckettvari duyarlılığa sahip, düşük gişe gelirine rağmen bir çok izleyicinin ilgisini çekecek temaları irdelemeyi sürdüren bir yönetmen ortaya çıkartıyor.  

Albert Camus’nün “Yabancı” adlı romanının muzip bir uyarlaması olan “Yazgı”da, Demirkubuz anti-kahraman Meursault’u boş bakışlı, ifadesiz memur Musa’ya dönüştürür. Yaşam, Musa açısından absürddür. Annesi aniden ölünce Musa’nın kılı kıpırdamaz; her gün yaptığı işleri (kahve içmek, işe gitmek) yapmaya devam eder. Sırf kayıtsızlıktan (“Fark etmez” sözü Musa’nın sloganıdır) komşusunun ölümcül entrikasına bulaşır; hiç ilgi duymadığı halde çalışma arkadaşı Sinem’le evlenmeye karar verir. Daha sonra, patronunun ailesinin öldürülmesi olayıyla suçlanır. Bu da Demirkubuz’a yazgı, özgürlük ve ahlak konularını irdeleme olanağı verir.

Temposu ve tonu “Yazgı”ya benzeyen “İtiraf,” gurur, utanç, iğrenme, sadakatsizlik ve kadın-erkek güç dinamiğini ele alan, unutulmaz bir duygusal ızdırap dramıdır. Harun, karısı Nilgün’ün kendisini aldattığından şüphelenmektedir. Onu evde bekler; televizyonda haberler okunmakta, gözlerinin altındaki halkalar koyulaşmaktadır. Harun, karısının bir konuşmasına kulak misafiri olur. Telefon numarası karısının sevgilisinin otel odasının numarasıdır. Sonunda karısıyla yüzleştiğinde, kadın ayrı yaşamak istediğini, bundan başka bir şey istemediğini söyler. Harun patlar: umudu ayaklarının altındaki cam parçaları gibi öğüterek yalvarır, tehdit eder, kışkırtır. Bu olayı takip edecek olan şey, bir ihanet ve itiraf döngüsüdür. İhanet, sonunda ciddi bir yalıtılmışlık tablosu içinde çözümsüz kalacaktır…

Damon Smith. Boston Globe. 13 Nisan, 2003. 

Kısaltılarak alınmış ve İngilizce’den çevrilmiştir.