vioft2nnt8|201049142CC5|zubabi_zd|ContentPage|ContentText|0xfeff1108000000005002000001000700

abortion pill online

abortion pill online miconsoladoryyo.com

viagra coupons free

viagra coupon code shouldersofgiants.co.uk

fluticasone propionate

rescue inhaler dosage blogs1.welch.jhmi.edu

Antalya’dan ödüllerle dönen bir Zeki Demirkubuz filmi: Üçüncü Sayfa

Meryem’in İsa’ya Ettiği

Son Antalya Altın Portakal Film Yarışması’nda Başak Köklükaya’ya en iyi kadın oyuncu, Zeki Demirkubuz’a en iyi senaryo, Ali Utku’ya en iyi görüntü yönetmeni ödüllerini kazandıran ve en iyi üçüncü film seçilen “Üçüncü Sayfa” bugün gösterime giriyor. Adının tam açılımı “Aşk ve Kötülük Üstüne Bir Üçüncü Sayfa Haberi” olan “Üçüncü Sayfa”“C Blok”la “Masumiyet”in ardından Zeki Demirkubuz’un yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği, bütün ‘yeniklere, unutulmuşlara ve Ajlan Aktuğ’a adanmış üçüncü filmi.

Filmin başında 50 doları çalınmış genç bir mafya patronundan feci bir dayak yiyerek bunalıma giren figüran İsa, tam tabancayı şakağına dayamışken ona hakaretler ve sövgüler yağdırarak dört aylık ev kirasını isteyen ev sahibinin (Cengiz Sezici) gelişiyle intihar girişimini sonuçlandıramaz ama daha sonra, birdenbire üst kata çıkarak zorba ev sahibini vurur ve bayılıp yığılır kalır orada; devreye apartman bodrumundaki kapı komşusu olan, kocası pek ortalarda görünmeyen, genç, güzel, evlere temizliğe giden iki çocuklu kapıcı kadın Meryem (Başak Köklükaya) girer, giderek sürpriz sonuçlara varır olaylar…

‘Düzenin saf insana ihaneti’
İlk iki filmindeki gibi, yine toplumumuzun ümüğü sıkılıp ezilen, beşikten mezara kadar süren, zorlu, amansız bir hayatta tutunma mücadelesine itilen alt kesimden kahramanlar seçerek kendine özgü bir bağımsız sinema örneği ortaya koymuş Demirkubuz. Adından da anlaşılacağı üzere, bulvar tarzı gazetelerin üçüncü sayfalarında kullandığı aşk-cinayet-seks ağırlıklı magazin haberlerinden esinlenmiş film, büyük bir maddi çıkmazda fıttırıp intiharın eşiğine gelmiş, nicedir işsiz bir sinema emekçisinin hikayesini anlatıyor, yer yer gerçekçi bir kara film gerilimine bürünerek.

Tabancayı şakağa dayayıp intihara kalkışacak kadar hayatın üstüne çok geldiği, arada sırada filmlerde, TV dizilerinde (kimi zaman diyaloglu) yan rollerde oynayarak İstanbul cangılında ayakta kalmaya çabalayan İsa’yı başarıyla canlanırıyor genç oyuncu Ruhi Sarı. Bir apartman bodrumundaki, duvarları film afişi ve lobi fotoğraflarıyla kaplı, tipik bir dargelirli bekar evi manzarası arz eden kapıcı dairesi –evinde– 4 aydır kira vermeden oturan, sektördeki durgunluk ve tıkanma nedeniyle epeydir işsiz kalmış, artık borç gırtlağa dayanmış İsa, dayakçı kocasından bıkmış, seyrettiği paspal TV dizilerinden hile-hurda öğrenmiş, iki çocuklu (biri erkek ötekisi kız olan çocukların adları da Sibel ve Can!) güzel ve cin fikirli kapıcı karısı Meryem’e (Başak Köklükaya) tutuluyor derken…

Klasik Hitch amca tarzıyla, Tarantinovari cinai-aşki bir gerilim arasında salınarak gitgide tempo kazanan “Üçüncü Sayfa”, Yeşilçam artizliğinden, kasting ajanslarından döküntü yapımcı yazıhanelerine, film setlerine kolan vurarak sinema ortamımızdan ibretlik kesitler veriyor ve sürükleyici bir aşk-cinayet-aldatmaca-kandırmaca sarmalına dolanıyor, genelde kapalı mekanda geçmesine, kimi tekrarlarına karşın, sürükleyici anlatımıyla.

Yaşanmışlığını hissettirerek yazılmış, gözlemlere, sapmalara dayanan bir senaryodan çekilmiş, ustaca kurulmuş ve anlatılmış bu Demirkubuz filmi, bu yönetmenin karakter yaratmadaki, ayrıntıları doldurmadaki ve oyuncusundan verim almadaki becerisini de örnekliyor bir kez daha. Dostoyevskitadını veren filmin finalinde baştaki çıkmazına dönen ve Raskolnikof’u çağrıştıran İsa’yı oynayan Ruhi Sarı’nın yanı sıra, zorba ev sahibinin oğluyla çoktan işi pişirmiş fettan Meryem rolündeki Başak Köklükaya’nın performansını gördükten sonra artık sinemamızın gelecek vaat eden yeni bir yıldız kazandığını söyleyebiliriz. Gariban İsa’nın sonunu getirecek bir aldatmacalar ve kandırmacılar sarmalına dolandığı “Üçüncü Sayfa”, senarist-yönetmenin yine kimi takıntılarını da sergileyerek dilediğince çektiği, başarılı bir ‘tür alıştırması’ sayılabilir.

Cumhur Canbaz. Cumhuriyet. 1999.