vioft2nnt8|201049142CC5|zubabi_zd|ContentPage|ContentText|0xfeffd607000000003301000001000700
Türk Umutsuzluğu ve İsimsizliği
Türk yönetmen Zeki Demirkubuz’un filmleri kent yaşamının uğultusu içine çakılmış olsalar bile; kahramanlarını yaşayan ölülerle bu dünyadan göçmüşlerin oluşturduğu; daha metafizik bir düzlemde gelişirler. Sıkışık kentsellik yitik ruhları isimsiz kılar, ancak onlara mahremiyet vermez. Ve Demirkubuz, umudun parıltılarını karneye bağlar. Eğer yönetmenin günlük yaşamın evrensel sürtüşmesiyle ilgili saplantısı Kieslowski’yi anımsatıyorsa, absürdist, zaman zaman şeytani eğilimleri de Coen kardeşlerin gerçekleştirdikleri biçimiyle Beckettvari bir farsı telkin eder.
Toplu gösterim programında Demirkubuz’un her birisi küçük bir mücevher olan beş filmi de var. Yazgı (2001), Camus’nün Yabancı’sını İstanbul’a taşır. Bir büro robotu olan Musa, yaşamın felaketleri ve coşkularından uyurgezer gibi geçer. Bu çağdaş Meursault, parazit makinası gibidir; tondan yoksun sesi, çorak hoşnutsuzluk ülkesinin sınırlarını çizer. Bundan daha da keyifsiz olan durum İtiraf’ın (2001) merkezinde ızdırap verici bir yavaşlıkta çürüyen zehirlenmiş evliliktir. Siyasi muhalefetten dolayı hapishanede yatmış olan 39 yaşındaki yönetmenin, geçerli nedenlerle hapishane saplantısı var. Masumiyet (1997) ile Üçüncü Sayfa, kahramanlarını birer femme fatale’ın pençesinde çıkışsız bırakırken, C Blok (1994) yüksek bina yaşamını, yabancı(laşmış) sakinlerinin kaçamayacakları, ağır soluklanmalarla dolu, aydan bir manzara olarak betimler. Umutsuzluktan cinsellik youlyla kaçmadıkları zaman varlıkları olmayan bu karakterler, teselliyi kesilmeyen parıltısı tanrı’ya en yakın şey olan televizyonda bulurlar.
David Ng. Village Voice. March 26-April 1, 2003.
İngilizceden çevrilmiştir.