vioft2nnt8|201049142CC5|zubabi_zd|ContentPage|ContentText|0xfeffdb07000000003301000001000f00

propecia

propecia

am i pmsing or pregnant quiz

am i pregnant quiz

cialis senza ricetta

generico cialis farmacia link

Genç Türk: Zeki Demirkubuz Çağdaş Türk Sinemasını Evrensel ve Kişisel Kılıyor.

Bugünlerde dünya çapında izleyicisi olan ve övgü alan genç Türk yönetmenler arasında, 2002 yılında Cannes’da iki uzun filmi birden gösterilen ilk yönetmen olma ünvanını kazanmış 38 yaşındaki Zeki Demirkubuz da var.

Komşularını, kendi varoluşunu dışlayacak derecede saplantı haline getirmiş bir kadın hakkında olan 1994 tarihli ilk filmi C Blok’tan itibaren, Demirkubuz İtalyan yeni gerçekçiliğinin izlerini taşıyan minimalist bir yaklaşım sergiler. Fimlerinin çoğu her dairenin kapısının bir öyküyü sakladığı siteler çevresinde geçer (Bir karı-koca arasındaki şüphe ve sadakatsizlik öyküsü olan İtiraf’la kocasının kötü muamelesine maruz bir komşunun öyküsünü anlatan Üçüncü Sayfa dizinin en güçlü filmleri). Yönetmenler, popüler kültürün mihenk taşları yoluyla, izleyicileriyle yakınlaşmaya çalışır. Bir büro çalışanının yaşamdan tamamen yabancılaşmasını duygu göstermeden uzun uzun anlatan Yazgı’da (Camus’nün Yabancı’sından esinlenmiş), baş karakter içgüdüsel olarak sinemada yanında oturan kadın iş arkadaşının bacağına dokunur; kadınsa bu harekete çekingence direnir. Türk filmlerinin afişleri, Üçüncü Sayfa’nın talihsiz figüranı İsa’nın duvarlarını süsler ve fantezilerini kamçılar. Bu taktik, yönetmenin filmlerinin iskeletine de tesir eder. Demirkubuz, Masumiyet’teki aşk üçgeni içinde geçmişi ve bugünü yorumlamak amacıyla, Todd Haynes’in yakın zamanda Douglas Sirk’e saygıyla yaptığı Cennetten Çok Uzakta filminde (daha da açık bir şekilde) yaptığını yaparak eski Türk melodram uslubunu kullanır.

Demirkubuz şaşırtıcı bir şey yapar ve Üçüncü Sayfa’yı, karanlığın dramatik kullanımı gibi, film noir havası veren bir filme döndürür. Yönetmenin tıpkı Hitchcock gibi kendi filmlerinde görünme alışkanlığı var. (Bağımsızlık Günü’nü izleyen kahramanının tam arkasında kısmen, İtiraf’ta ise kahramanın ölmüş arkadaşının fotoğrafı olarak görülür).

İtiraf, Gözler Tamamen Kapalı ile kıyaslanıyor. Ancak Kubrick’in tersine (en azından izleyici açısından), Demirkubuz doğrudan duygusal bağlantı kuruyor. Onun karakterleri donuk ya da bir uyanma-rüya atmosferi yoluyla idealize edilmiş tipler değil. Hepsi gerçek tipler ve çoğu umarsızlığın eşiğine yaklaşmakta. Demirkubuz, Masumiyet’in “baskı altında olan insanlar” hakkında olduğunu söylüyor. Bu, onun bütün filmleri hakkında söylenebilir.

Karakterilerinin sorunları açık ve tanıdık sorunlar:Faturaları ödemek, aşkı bulmak, kocasına ihanet etme ihtimali olan kadın ya da ailevi sorumluluklarını yerine getirmediği için kendisine ihanet edilme ihtimali olan koca için endişelenmek. Yönetmen bu karakterler yoluyla, didaktik olmadan her insanın dünyadaki yerini ve bu yerin iç düşünceler ve duygular tarafından nasıl etkilendiğini sorguluyor.

Melissa Starker. Columbus Alive. 2003.